CERRAHİ PROSEDÜRLER
Pitoz cerrahisinde en önemli kriter; levator fonksiyonu ve pitozun
derecesidir. Diğer önemli noktalar ise,
cerrahi sonrası gözleri korumada oluşabilecek bir problem, eksposure güçlüğü,
görme kaybı riskini ortaya çıkarabilir. Çünkü postoperatif dönemde
dokularda sertlik, lagoftalmi gibi
komplikasyonlar olacaktır. Bu nedenle preop dönemde hastalarda iyi bir
değerlendirme ve cerrahi planlama yapılmalıdır.
TARİHÇE: Yaklaşık 100 yıllık
bir geçmişe sahip pitoz cerrahisi ilk zamanlarda sadece deriye yönelik
yapılmış, fakat bundan tatmin edici sonuç elde edilememesi üzerine yeni
yöntemler gündeme gelerek günümüzdeki halini almıştır. İ.Ö 1. yüzyılda Celcus
pitoz tedavisi için deri eksizyonunu yapmıştır. 1831 yılında Hunt eksizyon
yapmış, ayrıca frontal kasın fonksiyonunu değerlendirerek frontal askı
operasyonunu ilk kez yapmıştır. 1857 yılında Bowman anterior ve posterior yolla
levator rezeksiyonunu uygulamıştır. 1883 yılında Evenbush anterior yaklaşımı
popularize etmiştir. 1894 de Panas blefaropeksi yöntemini gerçekleştirmiştir.
1903 yılında Lapersonne ilk kez levatoru tarstan ayırıp aponevroz cerrahisini
başlatmıştır. 1909’da Payr otojenik fasya kullanmıştır. 1922’de Derby ve Wright
otojen fasya ve kas kullanarak lifting ameliyatı yapmıştır. 1924’de Reese M.
Orbikularis okuliyi frontale asmıştır. 1961’de Fasanella-Servat
tarsokonjonktival rezeksiyonu geliştirmiştir. 1966’da Tittle kardeşler silikon
kullanarak frontal lifting yapmışlardır.
Kullanılacak prosedürün seçiminde belki de en önemli kriter levator
fonksiyonudur. Cerrahi algoritm aşağıdaki tabloda verilmiştir:





![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||||
<
2 mm > 2 mm > 4
mm < 4 mm fasanella Aponevroz
Levator Brow
müllerectomy cerrahisi
Rezeksiyon Süspansiyon
Tarsal Konjonktival Müllerektomi (
Fasanella-Servat prosedürü)
İlk operasyon, 1961 yılında Fasanella tarafından tanımlanmıştır. Bu prosedür, iyi ya da mükemmel levator
fonksiyonu olan hafif-orta derece pitozlarda ve 2 mm’lik konjenital pitoz, 2-3
mm’lik akkiz pitoz vakalarında kullanılabilir. Çocukların tamamında ve
erişkinlerin çoğunda genel anestezi
tercih edilir. Lokal anestezi ile
cerrahi yapılacaksa epinefrinli solüsyonlar tercih edilir. Ancak epinefrin
etkisi ile müller kası kasılmakta, orbikularis oculi kasında ise paralizi
ortaya çıkmaktadır ve göz kapağı seviyesinde sahte bir yükseklik olmaktadır.
Cerrahi sırasında bu göz önünde bulundurulmalı, karşı göz kapağı seviyesine
göre 1-2 mm’lik overkoreksiyon yapılmalıdır.
İyi ya da mükemmel levator fonksiyonu olan hafif-orta derece bilateral
ve unilateral konjenital pitozda, fenilefrine iyi yanıt veren Horner sendromunda , kazanılmış miyojenik
senil pitozda, yetersiz düzeltilmiş pitoz vakalarında, katarakt cerrahisi
sonrası oluşan pitozlarda bu teknik kullanılabilir.
Fasanella-Servat
operasyonunun birçok modifikasyonu yayınlanmıştır.
Lauring operasyonunda (1975), Fasanellla Servat operasyonundan
farklı olarak sütür atılmayıp, klemplerle tutturularak tars, müller kası ve
konjonktivayı içeren eksizyon yapılmaktadır.
Lllif operasyonu (1973), Orijinal
Fasanellla Servat operasyonunda tars-müller kası- konjonktiva eksizyonu
yapılır. Lllif operayonunda tars-müller kası- konjonktiva eksizyonuna levator
aponevroz da dahil edilir.
Mustarde (1975) orta derece
pitoz tedavisinde split-level rezeksiyon önermiştir (Şekil-20). Bu teknik
basit, kullanılabilir, invaziv olmayan bir tekniktir. Mustarde tekniği, levator
aponevroz cerrahisi ile kombine edilip birçok pitoz tedavisinde kullanılabilir.
Müller’in kas-konjonktiva rezeksiyonu ( Putterman-Urits): 1990 yılında Glatt ve arkadaşları tarafından
Horner sendromlu hastalarda pitozun düzeltilmesi için tanımlanmış bir
prosedürdür. Fasanella-Servat prosedürüne göre üstünlüğü tarsın korunmasıdır.
Üst okuler fornikse %10’luk fenilefrin damlatılarak, uygulamadan 3-5 dakika
sonra MRD1 ölçülür. Eğer gözkapağı normal seviyede ise 8.25 mm müller kası
rezeksiyonu yapılır.
Çocuklarda genel
anestezi, erişkinde lokal anestezi tercih edilir. Frontal sinir bloğu yapılarak ( %2 lidokain+
1:100,000 epinefrin) anestezi sağlanabilir. Bir traksiyon sütürü üst göz kapağı
ortasından kirpiklerin 2 mm
üstünden deri ve orbikularis kası içerecek şekilde geçilir. Retraktör
kullanılarak üst göz kapağı ters çevrilir. Superior tarsal sınırdan superior
fornikse kadar palpebral konjonktiva ortaya konur. Kaliper ile superior tarsal
foldun 8.25 mm
yukarısı belirlenir ve konjonktivaya 6/0 ipekle sütürler atılır. Dişli forseps
yardımı ile superior tarsal sınır ile atılan sütür arasındaki konjonktiva ve
müller kası tutulur. Takiben müller kası, altındaki gevşek bağlı bulunan
aponevrozdan ayrılır. Özel bir klemp yardımıyla
müller kası ve konjonktivayı içerecek şekilde dokular sıkıştırılır.
Klemp yukarı kaldırılır ve klembin 1.5 mm aşağısından 5/0 katgütle temporalden
nazale kontinüe sütürler konur, klemp aşağı çekilir , müller kası ve
konjonktiva boyunca dikilir. Klemp arası doku eksize edilir ve kas-konjonktiva
superior tarsı içerecek şekilde sütüre edilir.
APONEVROZ
CERRAHİSİ
İnvolüsyonel pitoz,
kazanılmış pitozların en sık nedenidir. Klinikte kendini üst kapak crease
yüksekliği, derin superior kapak sulkusu, üst kapak inceliği ile gösterir.
Hastalarda iyi-mükemmel levator fonksiyonu vardır. Etyolojide yaş
(involüsyonel) , travma, cerrahi tedavi sonrası sorumlu tutulmaktadır.
Genellikle LAA’da operasyon tercih edilir. Böylece intraop kapak kontürü ve
yüksekliği ayarlanabilir. Tedavide pitozun durumuna göre levator aponevroz
yeniden onarılabilir, ilerletilebilir, rezeke edilebilir ya da plikasyon
yapılabilir. Levator aponevroz onarımı anterior ya da posterior yaklaşımla
yapılabilir.
Cerrahi teknik: Anterior yaklaşımda hasta ile kooperasyon kurulabiliyorsa
lokal anestezi altında operasyon yapılmalıdır. Kapak krizi istenen ve olması
gereken pozisyonda işaretlenir. Takiben %1’lik lidokain+1/100000 lik
epinefrin lokal anestezik olarak üst göz
kapağına infiltre edilir. Üst göz kapağı merkezine 5/0 ipekle traksiyon sütürü
atılır. Üst göz kapağı inferiora çekilir ve horizontal olarak deri insize edilir. Orbikularis kası
yukarı kaldırılır ve makasla horizontal olarak kesilir. İnsizyon avaskuler
posterior orbikuler fasial plana kadar yapılır. Pretarsal orbiküler kas stripi
tarsusun superior marjininden eksize edilirerek
septum açığa çıkarılır. Septum, aponevroz ile birleştiği yerden üst göz
kapağı boyunca insize edilerek açılır. Preaponevrotik yağ dokusu ortaya çıkar.
Orbital fat pad uzaklaştırılarak aponevroz ve Whitnall ligamanı görülebilir. Aponevroz görüldükten sonra
superior tarsal plate seviyesinden yaklaşık 20 mm proksimale levator
kası görülene kadar diseksiyon
yapılmalıdır. Aponevroz, insize edilerek
superior tarsal plate üzerinden vaskuler yapıya sahip müller kası ile birlikte
hareketlendirilir. İlk sütür, pupilin medialinde kalacak şekilde ( bu nokta üst
göz kapağının en üst noktasıdır) 6/0
absorbe edilen bir iple, superior tarsal kenarın 2-3 mm aşağısına ve aponevroz
anteriorda kalacak şekilde yerleştirilir. Takiben birer adet nazale ve temporal
bölgelere sütürler konur. Kapak yüksekliği hasta dik pozisyonda (oturur) iken
değerlendirilir. Göz kapağına istenen pozisyondan 2-3 mm yukarıda olacak şekilde
overkorreksiyon yapılmalıdır.
Plastic and
Reconstructive Surgery dergisinde, ağustos 2003 de Jorge I. De la Torre isimli otör
yayınladığı makalede levator aponevroz plikasyonu+ üst göz kapağı bleforaplasti
yapılan 74 pitoz hastasının postop sonuçlarını yayınlamış. Otör sonuçlarının
iyi olduğunu 4 hastada revizyona ihtiyaç duyulduğunu; bu tekniğin basit,
güvenilir ve uygulanabilir bir teknik olduğu ifade etmiştir.
Anterior yaklaşımın
avantajları: mükemmel eksposure sağlaması, gözkapağının normal anatomisini
bozmaması, müller kasının ve göz yaşı oluşturan yapıların korunması olarak
sayılabilir. Posterior yaklaşımda üst göz kapağında skar kalmaması bir avantaj
sayılabilir ancak , 15 mm
üzerinde levator rezeksiyonu gereken pitozlarda anterior yaklaşım tercih
edilmelidir.
FRONTAL
ASKI PROSEDÜRÜ
Levator fonksiyonunun
kötü veya olmadığı hasta grubunda, blefaropitozis, Marcuss-Gunn sendromu gibi
konjenital vakalarda, cerrahi olarak diğer tekniklerle başarı sağlanamayan
pitoz vakalarında kullanılabilir bir tekniktir. Bu tekniğin temeli frontal kas
ile üst göz kapağı arasında statik bir askı oluşturmak ve frontal kas
kontraksiyonu ile göz kapağının elevasyonunun sağlanmasıdır. Bu teknik
uygulanmadan önce postop oluşabilecek göz kapağının geri kalması, korneal
eksposure gibi komplikasyonlar yönünden preop değerlendirme yapılmalıdır. Operasyon için genellikle genel anestezi
tercih edilir. Statik askı için birçok materyal kullanılabilir. Otojen fasia
lata brow süspansiyonu için en ideal materyaldir. Ancak küçük çocuklarda fasia
lata çok iyi gelişmemiştir. Bunun dışında korunarak saklanmış kadavra fasiası
kullanılabilir. Bunlardan başka sentetik materyaller (supramid), alloplastik
materyaller ( Mersilen mesh, Gore-tex) , silikon rodlar da kullanılabilir.
Ancak bu materyallerde enfeksiyon, ekspoze olma gibi komplikasyon yüksek oranda görülür. Wasserman’ın yaptığı
bir çalışmada, 102 farklı materyal (
otojen fasia, banka fasiası, polyester, naylon, poliprolen, PTFE )
kullanılarak frontal süspansiyon yapılmış ve bunların postop
dönemde enfeksiyon –granülom oluşumu, pitoz rekürrensi açısından sonuçlarını
değerlendirilmiştir. En fazla enfeksiyon ve granülom oluşumu %45 oranında PTFE
kullanımında görülmüştür. Diğer materyallerde bu oran %10’dan az bulunmuş..
Pitoz rekürrensi ise en az otojen fasia kullanımında olmuştur.
Ann Plast Surgery
dergisi nisan 1996‘da W Deenstra adlı otörün yayınladığı makalede, konjenital
pitoz nedeniyle opere edilen hastaların sonuçları yayınlanmıştır. Levator fonksiyonu 5 mm’den az olan hastalara Crawford metodu ile fasia
lata uygulanarak frontal suspansiyon uygulanmıştır. Vertikal fissür ortalama 9 mm elde edilmiştir. Ağır blefaropitozun düzeltilmesinde otojen
fasia ile frontal süspansiyon tedavisinin sonuçlarının iyi-mükemmel olması ve az komplikasyon oranı nedeniyle iyi
bir tercihtir. Fakat özellikle unilateral vakalarda simetrinin sağlanmasının
zor olduğu ve cerrahinin hastalar 4-5
yaşlarında iken planlanmasının gerektiği
ifade edilmiştir.
Cerrahi teknik: Öncelikle fasia greftinin alınması gerekir. Hasta
supin pozisyonda yatarken, donör bacak fleksiyona getirilerek TFL gerilir.
Femurun lateral kondilinden anterior superior iliac spin hattı boyunca TFL
tespit edilir. Lateral kondil üzerinde transvers bir insizyonla girilerek deri,
subkutan dokular geçilip fasia lataya ulaşılır. Proksimale doğru 10 cm’lik bir
tünel makasla açılır. İki kısa paralel insizyon 8 mm’lik arayla yapılıp makasla
daha önce hazırlanan tünelden ilerletilir. Böylece 10 cm lik bir strip elde
edilir. Fasia lata alındıktan sonra 3-4 mm’lik genişlikte 2 strip hazırlanır.
Fasia grefti alınırken eş zamanlı olarak göz kapağı hazırlanır. Üst göz
kapağında 2 ve kaş superiorunda 3 adet
horizantal insizyon yapılır. Üst göz kapağındaki insizyonlar korneal
limbusun göz kapağını kestiği noktada yapılır, insizyonlar orbikularis kası
altına kadar ilerletilir. Kaş insizyonları kemiğe kadar ilerletilir. Wright
iğneyle temporal kaş insizyonundan geçilir, fasia stripi oluşturulan tünelden
geçirilir. Nazal taraftaki kaş insizyonundan çıkılır ve her iki strip ucu
santraldeki kaş insizyonunda birleştirilir. Göz kapağı limbusun 1 mm altında olacak şekilde
göz kapağı yukarı çekilir ve fasia uçları birbirine bağlanır (Şekil-21). İnsizyonlar 6/0 sütürle
dikilir. Antibiyotikli pomad ve ped ile göz kapatılır. Postop dönemde açık
korneayı korumak için oftalmik pomad uygulanır.
LEVATOR
REZEKSİYONU
Levator kompleksinin kısaltılması ile üst göz
kapağının elevasyonu sağlanır. Levator fonksiyonu 5 mm üzerinde olan her pitozda
bu teknik uygulanabilir. Anterior yaklaşımla deri üzerinden veya posterior
yaklaşımla konjonktiva üzerinden operasyon
yapılabilir. Rezeksiyon miktarı
levator fonksiyonu ve pitozun derecesine
göre ayarlanır. Aşağıdaki tabloda levator fonksiyonu, pitoz derecesi ve
çıkarılması gereken levator miktarı
verilmiştir.
Cerrahpaşa
Üniversitesinde yapılan 10 hastalık bir
seride ; levator fonksiyonu >5
mm olan
konjenital pitozlu hastalara eksternal yaklaşımla levator rezeksiyonu
yapılmıştır. Sonuçlarının gayet yüz güldürücü olduğu çalışmada, tekniğin seçilmiş vakalarda iyi
sonuçlar verdiği ifade edilmektedir.
Cerrahi teknik : Çocuklarda genel ,
erişkinlerde lokal anestezi tercih edilir. Globu korumak için skleral kontakt
lens konulmasını takiben üst göz kapağında tarsın üst sınırı, supratarsal fold
belirlenir ve çizilir. Burası subkutanöz lokal anestezik maddelerle infiltre
edilir. Tarsal plate üzerinden , kirpiklerin yaklaşık 3-4 mm superiorundan insizyon yapılır. Ciltaltı diseksiyonu
yapılır. Pretarsal
orbikularis okuli kasından insizyon boyunca bir parça eksize edilir ve anterior
tarsal yüzey ortaya çıkarılır. Daha sonra preseptal orbikularis okuli diseke edilerek septum ortaya konur. Septum
insize edilir. Preaponevrotik yağ dokusu retrakte edilerek aponevroza ulaşılır.
Konjonktiva salin solüsyonu ile hidrodinamik olarak altındaki müller kasından
tamamen ayrıldıktan sonra levator aponevrozu müller kas lifleri ile birlikte
tarsın üst sınırından konjonktivadan diseke edilir. Diseksiyon superiorda
whitnall bağına kadar devam eder. Levator kasının medial ve lateral
boynuzlarına büyük vertikal insizyonlardan kaçınılmalıdır. Levator aponevrozu
ve müller kası tek ünite halinde serbestleştirildikten sonra 3 adet çift iğneli
6/0 ipek sütür önce tars 1/3 üst kenarından geçirilir. Forseps yardımıyla glob
karşıya bakacak konuma getirilir ve
kapak aralığı pitoz seviyesinden 2-2.5 mm overkorekte olacak
şekilde santral sütür levator kasından
geçirilir ve bağlanır; daha sonra nazale ve temporale de birer adet sütür
konur. Aponevroz ve müller kasındaki fazlalık eksize edilir. Daha sonra yapılacak cerrahi girişimler için
levator kası ucunda 2 mm’lik fazla pay bırakılmalıdır. Deri ve orbikuler kas tek tabaka olarak sütüre edilir. Alt göz
kapağına askı sütür konarak alna tespit edilerek baskılı pansumanla operasyon
sonlandırılır. Postop dönemde buz uygulaması yapılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder